5 Haziran 2011 Pazar

Men Should Be Brave? -ha efendim?!?



Dün akşam reklamcılık ve pazarlama dersimin final projesini hazırlamaktaydım. Fakat bu görev reklam sloganlarının alt metinlerinin ciddi bir biçimde sorgulanması gerektiği gerçeğini bir kez daha yüzüme vurdu. Temelde French Connection giyim markasının Spring Summer '10 koleksiyonu için kullandığı reklam kampanyasını inceleyecektik. (https://www.frenchconnection.com/content/marketing/ss2010.htm) Elimize bir afiş tutuşturdular (yanda görülen afiştir kendileri). Alın buna reklam stratejisi yazın dediler. FCUK markasının bu koleksiyon için hazırladığı kampanya "You are man?" "You are woman?" diye bas bas bağırarak güya ironi yapayım filan derken eline yüzüne bulaştırdığı işle, cinsiyetçi bir tavır içerisinde sessiz sessiz yoluna devam ediyor. Kimse de bunun farkında değil mi anlamıyorum?! ^o^ Yurtdışında çeşitli kaynaklar üzerinden takip ettiğim kadarıyla, bir dolu bloglarda filan öve öve bitiremiyorlar bu kampanyayı. Esasen marka "Size biçilmiş kadın-erkek kalıplarının dışına çıkabilirsiniz. 'Aptalca', sıradışı giyinmek, eğlenceli olmak, erkek egosunu yenmek, kadını sıkıcı algısından kurtarmak sizin elinizde. Kendinizi özgür hissedin, sınırları aşın. Kişiliğinizi, hayat tarzınızı aldığınız yaratıcı kararlarla ortaya koyun. Herkese ne kadar cesur olduğunuzu gösterin. Bunu ancak FCUK ürünleri giyerek başarabileceğinizi de unutmayın tabi. bıdı bıdısını..." yapıyor. Fakat farkında değiller mi ki tüm bu sözüm ona cinsiyetçi ol-ma-yan söylemleriyle yeni bir kadın-erkek algısı çizmeye çalışan tutumları zaten, tü-kaka dedikleri şu geleneksel tutumdan çok da farklı işlemiyor. Güya seni sıradanlıktan kurtarmak isterken, yine yeniden başka bir sıradanlığın içine çekiyorlar. Daha da kötüsü bunu sana fark ettirmeden yapıyorlar. "Onlar" gibi giyinmeyip "onlar" gibi yaşamadığında kendini yalnız hissedip, "öteki" olarak göreceğini, bu akımlara kapılmaktan başka çarenin olmadığını bilerekten de son derece dertsiz tasasız bir biçimde, hatta sırıta sırıta, kapitalist düzene hizmet etmekten de geri durmuyorlar. Biz de saf gibi bu oyunları yiyor, "son trendlere göre yaşam" rehberlerinin içine gömülüyoruz. Bu türden her türlü sermaye de bizim üzerimizden bir eli yağda bir eli balda ceplerine yatırım yapıyor. Şimdi barı biraz daha yukarı çekin ve tekrar şu iki resme bakın, sorarım size Afghanistan'da, Filistin'de elinde silahı anasını, bacısını, çocuğunu korumaya savaşa giden adam mı, yoksa kafasına tavşan kulağı tak-abilen adam mı daha cesur görünüyor???